28 Mart 2014 Cuma

Mehmet Akif Ersoy - Köse İmam Şiirinde Yapısallık

Mehmet Akif Ersoy'un Şiirlerinde Kadın-Erkek Münasebeti ve Kadının Toplumdaki Yeri


Ekrem Yaman 

Biz büyük kahramanlar ve büyük şâirler yetiştirmiş bir milletiz. Fakat onların dayandıkları temel değerler ve değer yargıları üzerinde yeterince kafa yormadığımız için zaman zaman bizi içten içe yıkan yabancı ve zararlı felsefelere kendimizi kaptırırız.

Türkiye bugün de böyle bir tehlike karşısında bulunuyor. Bizi bugüne kadar yaşatan millî ve manevî değer ve kaynaklara yeniden dönmenin tam zamanıdır. İyi tahlil ederek, kendi tarih ve kültürümüzden millî bir bir felsefe ortaya koymamız mümükündür.(1)

Bu büyük şâirlerimizden birisi olan Mehmed Åkif Ersoy milletimizin gerçek değer yargılarının her zaman savunucusu olmuş mümtaz bir şahsiyettir.

Mehmed Åkif Ersoy, mensubu olduğu cemiyetle bütünleşme noktasında birinci sırayı alan şâirimizdir. Peşin hükümle yaklaşmayan herkes O'nun şiirinde biraz da kendini bulacak ve O'nu anlayacak ve sevecektir. Åkif'in şâirliği bir dünya görüşünün tavizsiz savunuculuğu ile birleştiğinden, edebiyat tarihimizde olduğu olduğu kadar düşünce tarihimizde de kendine has bir yere sâhiptir.(2)

Åkif kadar Türk ve islâm dünyasının içinde bulunduğu sıkıntıları hal çareleri ile birlikte ortaya koyabilmiş pek az şahsiyet vardır.

Şimdi karakter adamı olan Åkif'in ihlâs ve samimiyetine muhtacız. Tavizsiz bir iman adamı olmak... İslâm ahlâkının güzelliklerini, bütün çıkar hesaplarını ayaklarının altına alarak yaşamak...Özü sözü bir olmak ...Hizmette öne, ücret ve mükâfaatta en arkaya geçmek..." Doğru İslâmiyet'i ve İslâmiyet'e lâyık doğruyu yaşamak... İşte Mehmed Åkif budur.(3)

Milletimiz kendi içinden çıkmış nadir şahsiyetlere değer vermiş, onlarda kendi kimliğinden bazı unsurları yakalamış kendisine yakın hissettiği insanları her zaman bağrına basmıştır.

" Köse İmam " Åkif 'in kadın erkek münasebeti, kadının toplumdaki yeri gibi önemli bir sosyal mes'eleyi ele alış biçimi ile üzerinde durulmaya değer şiirlerinden birisidir.

Köse imam, Åkif'in özlediği, idealize ettiği, aydın din adamı tipidir. O, mahallenin bütün mes'eleleriyle ilgilenir ve sosyal mevkiinin sağladığı otorite ile sıkıntılara çözüm bulmağa çalışır.

Şâir, bu vesileyle, başka şiirlerinde de ele aldığı toplum yararlarına bir kere daha işaret eder. Köse İmam'dan yardım isteyen üç çocuk annesi kadın, üstüne kuma getirmek isteyen kocasına karşı gelince, insafsızca dayak yemiştir. Kadının bu durumu İmamda hem merhamet, hem de hiddet uyandırır. Bekçi ile kocasını çağırtır. Adam, kaba olduğu kadar küstahtır da. İmamın kendisini tenkit edişini " haysiyetine bir tecavüz " olarak nitelendirir ve

" Size haltetme düşer... Dövmüş isem, kendi karım.

Keyfim ister döverim, sen diyemezsin: " Dövme! "

cevabını verir.

Åkif, kadını bir eşya gibi gören ve onun kadınlık haysiyetini düşünmeyen erkekleri Köse İmam vasıtasıyle tenkit eder.

İmam'a göre, haysiyet, herşeyden önce mes'uliyetini idrak etmek demektir. Evli bir erkek karısını maddî ve manevî bakımdan gözetmeli ve korumalıdır. Erkek, anlaşamıyorsa, karısını boşayabilir, ama dövemez ve sefalete atamaz. Zira bu davranış güçsüzü ezmek olacağından günahtır.

Adam, küstah bir tavırla Köse İmama dinin dört kadın almağa cevaz verdiğini söyler. O zaman Köse İmam dini istediği gibi yorumlayan, din maskesi altında kötülük edenlere dikkate değer bir ders verir. Adama kadın boşama hususunda Hazret-i Peygamber'in şu sözünü nakleder:

Bir talâk oldu mu dünyada semalar titrer !

Dört kadın alabilmek için de para ve sıhhat gibi önemli şartlar gerekir. Köse İmam, mes'eleleri aslında " bozulan terbiyemiz " in tabiî bir neticesi olduğu kanaatindedir. " Bozulan terbiye " üzerinde ayrıntılı bir şekilde durulması ve açıklanması gereken bir ifadedir. Şâir bununla Türk toplumuna şekil veren bütün manevî değerleri kastetmektedir.

İnsanlar, örf ve âdetler, bir kelimeyle " töre "nin uzun asırlar boyunca meydana getirdiği kendi milliyetine has değerlerini kaybetti mi, insan olma vasfını da kaybederler. Bunun bir diğer sebebi de kulaktan dolma bilginin verdiği cehalettir.

Åkif şiirinin sonunda, çocuklar, ihtiyarlar ve kadınlara gerek fert, gerekse toplum olarak merhamet gösterilmesi, insaflı davranılması gerektiği hususu üzerinde durur.

Bu mânevî çöküşü hızlandıran bir diğer âmil de, İkinci Meşrutiyet'ten sonra memlekette esen aşırı hürriyet havasıdır. Küstah adam "sâye-i hürriyette" istediği her şeyi yapabileceğini söylemiştir. Şâir'e göre, hürriyet herşeyden önce, fertlerin birbirlerinin haklarına saygı duymayı öğrenmeleriyle gerçekleşebilir. Bunu verecek olan da toplumun ilk nüvesi olan aile ocağından alınacak olan aile terbiyesidir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder